21 Temmuz 2009 Salı
k2x9qjgih5
10 Şubat 2009 Salı
What is Porcelain?
Porcelain only natural source raw materials are produced, not the whiteness of the paint used, the raw materials area, around 1400 C to reinforce the cook, the light transmission have been described as a product is healthy.
Produced in house and hotel group in the two types can talk about the definition of porcelain. Home porcelains, the light switch attached to the light of day for the porcelain. The hotel group is in accordance with world standards, are manufactured thicker. Are kept to a lamp, the light can be seen through. Nowadays, restaurants, and the subject to maintain the temperature of the food bowl to get pre-heated to the service. If the plate is thick, temperature will be kept longer, and take pleasure in the taste of food.
Porcelain, including rate and temperature according to the raw materials, including hard and soft porcelain is divided into two. The most important feature of hard porcelain, and under the high rate of Kaolin as a high temperature of 1400 C is the secret of felspar. This means that the surface hardness and durability to create a secret. Soft porcelain is less than the rate of Kaolin and the secrets of the formation temperature is lower. Therefore, less mechanical stiffness than the hard porcelain and has impact resistance.
14 Eylül 2008 Pazar
Çini Tarihi
İlk örneklerini Orta Asya Türk Devletinde gördüğümüz Çini sanatı Anadolu'ya Türkler vasıtasıyla gelmiştir.
Anadolu uygarlığını tarihi form ve inceliklerle kültürel bir miras gibi evlerimize kadar taşıyan Türk Çini Sanatı, vatanı olarak kabul edilen Kütahya ve İznik topraklarında asırlık bir geçmişe sahiptir.
Geleneksel Türk Sanatlarından olan çini, genellikle mimari yapıların, cami, köşk. saray, çeşme, türbe ve benzeri yapıların iç ve dış süslemelerinde kullanılmış bir seramik ürünüdür. Çinilerimiz tür olarak ikiye ayrılır.
1- Duvar çinileri, batılıları Tile-Art dedikleri bu türe eskilerimiz Kaşi demişlerdir.
2. Evani denilen bu tür tabak, vazo, kupa, kase, sürahi, bardak ve benzeri seramik ürünlerinden oluşmaktadır. Bu türe halen kullanma seramikleri demekteyiz.
Bu tercih Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları Zamanında gelenek halini almış ve daha sonraları Osmanlılar döneminde de devam etmiştir. Selçuklular, egemenlikleri altına aldıkları yerlerde inşa ettikleri pek çok cami, medrese, kervansaray, saray, türbe ve benzeri eserleri çinilerle bezemişlerdir
Türkler çok eski zamanlardan beri , binalarını, çinilerle süslemeyi tercih ediyorlardı.
Selçuklu döneminde varlığını sürdüren bu sanat miras olarak Osmanlıya gelmiştir. Osmanlıda ilk örnekleri 1326'da Bursa'nın fethinden sonra altın çağını yaşamıştır.
Kütahya'da çini 14.yy dan bu yana varlığını sürdürmektedir. Osmanlının yıkılışı ile İznik Çiniciliği yok olurken Kütahya Varlığını günümüze kadar devam ettirmiştir.
Özellikle Antik çağlarda KOTIAEION olarak anılan Kütahya şehrinde arkeolojik kazı ve araştırmalar sonucunda çok eski zamandan bu yana Kütahya’da seramik üretiminin yapıldığı kanıtlanmıştır.
Türk çini Sanatında yeni tekniklere geçme, form ve Sanat zevkini ve yetkinliğini bozmadan geri götürmeden sürekli artan isteği daha kısa sürede karşılayacak yeni üretim teknikleri ve imkanlarının araştırılması ve bunların uygulanması ile mümkün olmuştur.
Çininin alt yapısında kil, silis ve kaolin kullanılır. Değişik sekillerdeki formlar 1000- 1100 C de pişirilir. Ve çini sanatı kendisini göstermeye başlar. Oksit boyalarla çini tahrirlenlerek boyanır. Değişik yöntemlerle sırlama yapılır ve desen sırrın arkasına saklanır. Ve yine 900-1100 C fırınlarda pişirilir. Artık çini elde edilmiştir.
“Klasik Devir” denilen bu dönem, Silivrikapı’daki İbrahim Paşa Camiinin (1551) yapımı ile başlar. Bu gelişmenin bir diğer önemli nedeni de Mimar Sinan dönemi olması ve onun yaptığı pek çok yapıda çiniye büyük bir önem vermesidir. Nitekim, o dönemin eserlerini sıralamak bu önemin derecesini de gösterir. Süleymaniye (1560), Sultanahmet’ de Sokullu Mehmet Paşa (1571), Kasımpaşa’da Piyale Paşa (1573), Eminönü‘de Rüstempaşa (1560) Camileri, Topkapı Sarayında Altınyol panoları, III.Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat Türbeleri , Tophane’de Kılıçali Paşa (1580), Üsküdar’da Toptaşında Eski Valide (1583), Fatih, Çarşamba ve Karagümrük dolaylarındaki Mehmet Ağa, Ramazan Efendi, Edirne Selimiye Camileri ve İstanbul’da Topkapı‘daki Takkeci İbrahim Ağa ve Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın türbeleri dönemin en seçme çinileriyle süslenmiş anıtsal yapılardır.
Sultan Ahmet Camii (1616), Topkapı Sarayında Bağdat ve Revan Köşkleri, Üsküdar’da Çinili Cami, Eminönü’de Hatice Turhan Sultan Türbesi (1682), yine Eminönü’de Yeni Cami (1663) bu dönemde yapılmış ve çinilerle bezenmiş başlıca yapıtlardır.
12 Ağustos 2008 Salı
Çini nedir?
Çinicilik tarihinde ilk aşama, topraktan yapılan eşyanın pişirilmesiydi. Bugüne kadar elde edilebilen bilgilere göre, bu tür çalışmalar önce M.Ö. 6500 yılında Anadolu ve Mezopotamya'da başlamıştır. Mezopotamya uygarlığında yapıların dış yüzleri tuğlalarla kaplanıyordu. Konya yakınındaki Çatalhöyük kazılarında da pişmiş topraktan yapılmış çok eski süs ve kullanma eşyası bulundu. Çin'de, bu ülkenin batıya açılan giriş kapısı sayılabilecek Kansu'da yapılan kazılarda yaklaşık olarak M.Ö. 2400-2500 yıllarına ait pişmiş topraktan eşya ortaya çıkarılmıştır.
Bugünkü anlamıyla çinicilik, yani özel çamurlardan (kaolin [bir tür kil], kuvars ve kireçtaşı) yapılmış eşyanın yüksek derecelerde (1300 derece) pişirilmesi, sırlanması ve süslenmesi göz önüne alındığında, çinicilik tarihi ancak XII. yüzyıla kadar götürülebilmektedir. Ancak pişmiş toprak eşyanın sırlanması ve süslenmesi bakımından Cilâlıtaş Devri (Neolitik Çağ) başlangıç sayılabilir.
Araştırmacıların bulgularına göre çinicilik Anadolu ve Mezopotamya'dan ıran'a geçmiş, oradan da doğuya yayılmış, Türkistan'da yaygın bir sanat halini almıştır. Çiniciliği Avrupa'da yayanlarsa Araplardır. Arapların ıspanya'daki egemenliği sırasında Granada, Valencia, Paterno gibi şehirler bu işin merkezi haline gelmiş, aynı dönemde, yani XIV. yüzyılda, çinicilik buradan Avrupa'ya doğru yayılmağa başlamış, XV. yüzyılda Sicilya'dan Floransa'ya geçmiştir. XVIII. yüzyılda Fransa'da, Almanya'da, Macaristan'da çinicilik yüksek düzeyde bir sanat kolu olarak gelişmiştir.
Lütfen bu satırın varlığını bilvanis unutunuz.